Türkiye’de Ücretlerin “Asgarileşmesi” ve Toplu İş Sözleşmesi Kapsamının Önemi

Deniz Beyazbulut22 Aralık 2025

Türkiye’de asgari ücret, yalnızca ücretli çalışanları değil, işçinin kendisini ve bakmakla yükümlü olduğu kişileri (ailesi veya hanehalkını) de kapsayacak biçimde milyonlarca insanın yaşamını doğrudan etkileyen kamusal bir düzenlemedir. Bu nedenle asgari ücret, istisnai bir ücret olmaktan çıkmış; ülkenin neredeyse yarısını, kadın ve genç işçileri, farklı toplumsal grupları ve diğer emek gelirlerini doğrudan ilgilendiren bir mekanizma haline gelmiştir.

Asgari ücret, uzun süredir yüksek enflasyon, düşük alım gücü ve yaygın pahalılığın hüküm sürdüğü ülke koşullarında belirlenmektedir. Ancak mevcut asgari ücret düzeyi, işçinin kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık, eğitim, barınma ve gıda başta olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamaktan oldukça uzaktır. Buna rağmen asgari ücret belirlenirken açlık ve yoksulluk sınırı, büyüme oranları ve asgari ücretin kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki payı gibi çalışma yaşamının temel göstergeleri dikkate alınmamaktadır. Bu durumun başlıca nedenlerinden biri, asgari ücretin teknik bir mesele gibi ele alınmasıdır. Oysa asgari ücret, tıpkı enflasyon gibi, sınıfsal bir meseledir. Asgari ücrete teknik bir mesele olarak yaklaşılması, bölüşüm ilişkilerini emek aleyhine bozmaktadır.

Türkiye’de asgari ücret, uzun süredir yalnızca en alt gelir grubunu korumaya yönelik bir taban ücret olmaktan çıkmış, fiilen ortalama ücret düzeyine dönüşmüştür. Bu dönüşüm, bölüşüm ilişkilerinde emek aleyhine kalıcı bir kaymayı beraberinde getirmektedir. Asgari ücretin kapsamının genişlemesi, ücretlerin asgari ücrete doğru yakınsaması ve toplu iş sözleşmesi (TİS) kapsamında olmanın bu tabloyu nasıl tersine çevirebildiği, asgari ücret tartışmaları arasında yer almaktadır.

Asgari Ücretin Ortalama Ücrete Dönüşümü

Asgari ücretin en alt gelir grubunu korumaya yönelik bir ücret olmaktan çıkarak, fiilen ortalama ücret düzeyine dönüşmüştür. Bu dönüşüm, bölüşüm ilişkilerinde emek aleyhine sonuçlara yol açmıştır. Asgari ücretin kamuoyunda sık sık gündem olmasının en önemli sebeplerinden biri asgari ücret civarında çalışanların kapsamının yüksek olması ve asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesidir. Asgari ücret ve civarında çalışanların kapsamının yüksek olması milyonlarca işçinin asgari ücrete mahkûm olması anlamına gelmekle birlikte sendikalaşma oranının düşüklüğü ve toplu iş sözleşmesi kapsamının dar olmasıyla yakından ilgilidir.

DİSK-AR’ın, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılına ait Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) mikro veri setinden yaptığı ve kapsamının özel sektör olduğu hesaplamasına göre, 9,5 milyon işçi asgari ücretin (2024 yılı için 17.002 TL) yüzde 10 fazlası (18.700 TL) ve altında bir ücretle yaşamını sürdürmektedir. Tüm ücretli çalışanların yüzde 87,3’ü ise (15,6 milyon) asgari ücretin altı ile asgari ücretin 2 katı arasında bir ücret elde etmektedir. 17,9 milyon özel sektör işçisinin yalnızca yüzde 12,7’si asgari ücretin 2 katından (34.000 TL) fazla kazanabilmektedir. Geriye kalan yüzde 87,3’lük devasa kitle (15,6 milyon), asgari ücret ve civarındaki ücretlere sıkışmış̧ durumdadır.

Bu dönüşümün birkaç temel nedeni bulunmaktadır. İlk olarak, sendikalaşma oranlarının ve toplu pazarlık kapsamının son derece düşük olmasıdır. İkinci olarak, asgari ücretin siyasal iktidar tarafından merkezi ve kuraldan bağımsız biçimde belirlenmesi, genel ücret düzeyinin de bu rakama endekslenmesine neden olmaktadır. Üçüncü olarak ise yüksek enflasyon koşullarında asgari ücret dışındaki diğer emek gelirlerinin az artırılmasıdır.

Bu süreçte asgari ücret artışları, diğer emek gelirleri için “tavan” işlevi görmeye başlamıştır. Asgari ücret artışı diğer emek gelirlerine göre sınırlı oranlarda artmakta; böylece ücretler arası farklar daralmakta, ancak bu daralma yukarı doğru değil aşağı doğru gerçekleşmektedir. Bu sebeple, asgari ücret ile ortalama memur maaşı, en düşük işçi emekli aylığı gibi diğer emek gelirleri arasındaki makas açılmaktadır. DİSK-AR’ın yaptığı hesaplamaya göre, 2002-2025 arasında net asgari ücret 119,9 kat artarken, ortalama memur maaşı 98,2, en düşük emekli aylığı 71,6 kat artmıştır. Sonuçta tüm ücretler düşük bir düzeyde sıkışmaktadır. Asgari ücretin kapsamının geniş olduğu Türkiye’de, asgari ücret, genel ücret düzeyini aşağı çekmekte ve ortalamayı kendine yaklaştırmaktadır.

Asgari Ücretin Kapsamı Genişliyor: Milyonların Mahkûmiyeti

Asgari ücretin kapsamının genişlemesi, yalnızca asgari ücretle çalışanların sayısının artması anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda asgari ücretin biraz üzerinde ücret alan geniş bir “asgari ücret komşuluğu” kitlesinin oluşması söz konusudur. Asgari ücretin yüzde 5, yüzde 10 ya da yüzde 20 civarında gelir elde eden milyonlarca işçi vardır.

DİSK-AR’ın TÜİK’in HİA 2024 verilerinden yararlanılarak yapmış olduğu ve kapsamının özel sektör işçileri olduğu hesaplamasına göre asgari ücret ve altında çalışanların sayısı 8,3 milyonu (yüzde 46,3) aşmıştır. Asgari ücretin komşuluğunda (asgari ücretin yüzde 10 fazlası ve altı) çalışanlar da dahil edildiğinde yaklaşık 9,5 milyon işçi, başka bir ifadeyle her iki ücretliden biri bu dar gelir bandına hapsolmuştur. Bu durum, özellikle kadın emeği üzerinde daha ağır hissedilmektedir. Özel sektörde çalışan kadın işçilerin yüzde 60’ı asgari ücret ve altında çalışırken, kayıtdışı sektörlerde bu oran yüzde 84’lere kadar çıkmaktadır. Kadınların ortalama ücretleri erkeklere kıyasla asgari ücrete çok daha yakındır. Kayıtdışı çalışanlar arasında asgari ücretin altında ücretlerle çalışmak yaygındır.

Asgari ücretlilerin kapsamının genişlemesi ve ücretlerin asgari ücrete yakınsaması, bölüşüm ilişkileri açısından son derece kritiktir. Asgari ücretin kişi başına gayri safi yurtiçi hasılaya oranının uzun vadede düşmesi, bu kopuşun en somut göstergelerinden biridir. Öyle ki asgari ücretin kişi başına gayri safi yurtiçi hasılaya (KB GSYH) oranı tarihsel bir gerileme içindedir. 1974 yılında asgari ücret kişi başına gelirin yüzde 80’ine denk gelirken, bu oran 2025’te yüzde 43’e kadar gerilemiştir. Öte yandan diğer emek gelirlerinin artışı asgari ücret artışının altında kalması nedeniyle tüm gelir grupları “asgari ücret tuzağına”[ii] çekilmektedir.

Toplu İş Sözleşmesi (TİS) Kapsamı ve Ücretler

Asgari ücretin giderek ortalama ücret düzeyine yaklaşması ve ücretlerin alt dağılımında yaşanan sıkışmanın derinleşmesi, toplu iş sözleşmesi kapsayıcılığının sınırlı kalmasının doğrudan bir sonucudur. DİSK-AR raporuna göre, toplu iş sözleşmesi kapsamına girildiğinde ücretler kayda değer biçimde yükselmektedir. Ücretlerin iyileştirilmesinde TİS kapsamının genişliği ve sendikalaşma oranının yüksekliği belirleyicidir. Türkiye’de asgari ücretin bu kadar yaygın olmasının temel sebebi, sendikalaşma oranının ve toplu pazarlık kapsamının düşüklüğüdür.

TİS kapsamında çalışan işçilerin ortalama ücretleri, kapsam dışında kalanlara göre belirgin biçimde daha yüksektir. Bu fark yalnızca temel ücrette değil, sosyal haklar, ikramiyeler ve yan ödemelerle birlikte daha da açılmaktadır. Toplu iş sözleşmesi, ücretleri asgari ücretin üzerine taşıyan ve ücret artışlarını keyfi olmaktan çıkaran önemli bir mekanizmadır. DİSK-AR’ın, TÜİK’in 2023 yılı Kazanç Yapısı İstatistiklerinden yararlanarak yaptığı hesaplamaya göre, Türkiye’de TİS kapsamındaki işçilerin brüt aylık ortalama ücretleri, kapsam dışındaki işçilere göre yüzde 40 daha yüksektir. Bu oran işveren tarafından işçilere yapılan düzenli/düzensiz ödemeler, ayni yardım ödemeleri olan sosyal haklarıyla birlikte yüzde 54’e kadar yükselmektedir.

Bu fark, sendikal örgütlenmenin ve toplu pazarlığın bölüşüm ilişkileri üzerindeki doğrudan etkisini göstermektedir. TİS kapsamında olan işçiler ile kapsam dışı kalanlar arasında belirgin bir fark vardır. Bu durum, ücretlerin sadece kamu eliyle (Asgari Ücret Tespit Komisyonu) belirlenmesinin yetersizliğini göstermektedir. Güçlü bir toplu pazarlık mekanizması, asgari ücreti ve diğer ücretleri yukarıya çekmesinin en önemli aracı olduğunu söylemek mümkündür.

Asgari Ücret Değil, Toplu Pazarlık!

Uluslararası karşılaştırmalara göre de asgari ücretin kapsamının dar olduğu ülkelerde toplu pazarlık kapsamı yüksektir. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin büyük bölümünde çalışanların çok küçük bir kısmı asgari ücretle çalışmaktadır. Bunun temel nedeni, toplu iş sözleşmelerinin geniş bir alana teşmil edilmesidir.

Türkiye’de ise durum tersinedir. Toplu iş sözleşmesi kapsamı son derece dar olduğu için asgari ücret, milyonlarca işçi için tek belirleyici ücret haline gelmiştir. Bu tabloyu tersine çevirmek için yapılması gereken, toplu pazarlık kapsamını genişletmektir. Teşmil mekanizmasının işletilmesi, sendikal barajların kaldırılması ve sendikal hakların güvence altına alınması bu açıdan oldukça önemlidir.

Asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesi, Türkiye’de çalışma hayatının en önemli sorunlarından biridir. Ancak bu sorunun, yalnızca asgari ücretin miktarı üzerinden ve meseleye teknik yaklaşarak çözülmesi mümkün değildir. Asgari ücretin kapsamının daraltılması, ücretlerin asgari ücrete doğru değil, toplu pazarlıkla yukarı doğru çekilmesi gerekmektedir.

Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki ücretlerin düzeyi ve artış dinamikleri, bu dönüşümün mümkün olduğunu açıkça göstermektedir. Asgari ücretin gerçekten “asgari” kaldığı, toplu pazarlığın ise ücret belirlemenin ana mekanizması haline geldiği bir sistemin bölüşüm ilişkilerini emek lehine iyileştirmesi mümkündür.

[i] Bu yazı, DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR), 1 Aralık 2025’te yayımlanan “Asgari Ücret Araştırması-2026” adlı raporun temel bulgularından derlenmiştir. DİSK-AR, asgari ücretin belirlenme dönemlerinde uzun yıllardır kapsamlı ve bilimsel yayınlarını kamuoyuna sunuyor. Bu yılki raporunda da asgari ücretin sadece teknik bir hesaplama olmadığı, bölüşüm ilişkilerini doğrudan ilgilendiren bir husus olduğu bilimsel verilerle ortaya konulmuş; Türkiye’nin asgari ücretliler ülkesi olmaktan çıkarılması için çeşitli kamusal sosyal politika önerileri yapılmıştır. Bu öneriler arasında uzun yıllardır öne çıkan temel tartışmalardan biri asgari ücretlilerin giderek yaygınlaştığı ve ücretlerin asgari ücrete yakınsadığıdır. Buna karşılık ise sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi (TİS) kapsamında olmanın asgari ücret cenderesinden çıkarttığı da raporun önemli bulguları arasındadır. İfade edilen üç başlık raporun bulguları arasındadır ve yazının sınırını aşmamak için yalnızca üç başlığa yer verilecektir.
DİSK-AR (2025). Asgari Ücret Raporu-2026. https://arastirma.disk.org.tr/?p=13396 (Erişim 18 Aralık 2025).
[ii] Çelik, A (2022). Asgari Ücret Tuzağı. Mülkiye Dergisi, 46(1), 297-304.