Britanya Solu Your Party’ye Sığar mı?

Her şey Zarah Sultana’nın açıklamasıyla[i] başladı. Artık İşçi Partisi’nden ayrılmıştı, Jeremy Corbyn’le yeni bir sol parti kuracaklardı. Tüm dünyaya yayılan neo-faşizmin Britanya temsilcisi Reform Partisi’nin yükselişi sürerken ciddi bir kitlenin heyecanla beklediği gelişmeydi bu. Siyasi yelpazenin her geçen gün “Ya sosyalizm ya barbarlık” kadar basit bir eksende berraklaştığı düzende sosyalizm, sonunda kendi temsilcisini ortaya çıkarmıştı. Corbyn zaten İşçi Partisi’nin liderliğinden uzaklaştırıldıktan sonra güçlü olduğu yere, yerele dönmüş, taban örgütlenmesini baştan inşa etmeye başlamıştı[ii]. Gerçi Sultana’nın yeni parti açıklamasını tek başına yapması, Corbyn’in 1-2 gün gecikmeli ve daha ihtiyatlı, “Müzakereler devam ediyor,” minvalinde bir yanıt vermesi[iii] hafif şüpheler uyandırıyor, ağızlarda kekremsi bir tat bırakıyordu. Ancak Britanya solunda aranan kan bulunmuş, Corbyn’in Kuzey Londra’dan ulusal sahneye dönüşünü resmileştirecek partinin ilk adımları atılmıştı.

Nitekim adı da programı da belli olmayan “Corbyn-Sultana Partisi”nin e-posta listesine bir hafta içinde yüz binlerce kişi kaydoldu. Bu sayılar elbette resmi parti üyeliği demek değildi, ancak ortadaki büyük heyecanı gösteren örneklerden biriydi.

Kuruluş kongresine giderken: Krizler, fraksiyonlar

Aradan geçen kısa zamanda irili ufaklı o kadar çok kriz yaşandı ki hepsinin tek tek saymak hem bu yazıyı gereksiz uzatır hem de yazının eksenini magazine kaydırır. Ancak özetlemek gerekirse, partinin içinde ciddi fraksiyon kavgalarından doğan kopukluklardan, iletişimsizliklerden, hatta tarafların birbirine çektiği operasyonlardan[iv] bahsedebiliriz. Yaklaşık iki hafta önce The Guardian’da çıkan bir değerlendirme yazısının başlığı şuydu: “‘Altı milletvekilimiz, dört fraksiyonumuz vardı’: Your Party’deki toksik güç mücadelelerine içeriden bakış”.

Özetle bir taraf diğerini tez canlılıkla, diğer taraf ise ilk grubu ataletle suçluyor. Tabii bu fraksiyonların adını biraz daha net koymak gerekirse, partideki iktidar mücadelesinin temelinde Sultana’nın önderliğindeki “toplumsal cinsiyet solu” ile Corbyn’in liderlik ettiği “Gazze solu”nun arasındaki çekişmenin[v] yattığı söylenebilir[vi]. Bu iki grup arasında elbette kesişimler de söz konusu. Örneğin Corbyn de Sultana da toplumsal cinsiyet konularında ve Filistin meselesinde “falsosu” olmayan, duruşlarından hiçbir zaman taviz vermeyen isimler. Meselenin düğümlendiği yer, onları partinin lideri görmek isteyen ekiplerin bu iki meseleden hangisini önceliklendirmek istediği. Örneğin Corbyn’in diğer bağımsız milletvekilleriyle kurduğu Filistin temelli ittifaka mensup, İslamcı kökenli bazı isimlerin trans hakları ya da kürtaj gibi konularda oldukça sorunlu çıkışları[vii] olduğu biliniyor.

Tüm bu kaosun içinde Kasım sonunda kongreye giden parti, resmi olarak Your Party [Senin Partin / Sizin Partiniz] adıyla devam etme kararı aldı. Bu karara iki farklı açıdan yaklaşılabilir. Öncelikle “Parti sensin” vurgusunu adıyla da benimsemek anlamında, üyelerin aktif dahliyle şekillenecek bir parti olarak Your Party’nin önemli bir vaatte bulunduğunu söyleyebiliriz. Nitekim kongreden çıkan kolektif liderlik kararı da bu iradenin karşılık bulduğunu gösteriyor. Öte yandan parti adının programa, ideolojiye, amaçlara dair de bir niyet beyanı olduğunu düşünürsek, “Your Party” isminin tam da içerideki karışıklığı vurguladığı da iddia edilebilir. İşçi Partisi, Muhafazakâr Parti, Yeşiller Partisi, Reform[viii] Partisi, Liberal Demokratlar gibi diğer büyük partilere baktığımızda, iddialarını adlarında taşıdıklarını görüyoruz. Your Party için –her ne kadar katılımcı siyaset bakımından dikkate değer bir model deneniyorsa da– aynısını söylemek zor.

Kolektif liderliğin bir diğer anlamı, Sultana’nın parti tabanı nazarında Corbyn çizgisi karşısında zafer elde etmiş olması. Nitekim Corbyn parti başkanı modelini savunurken Sultana –belki Corbyn’e kolay kolay “Sen başkan olma, ben olayım,” diyemeyeceğinden, belki de böyle bir modelin gerçekten de partiyi üyelerin yönetmesi anlamına geleceğini düşündüğünden– kolektif liderliği en başta öneren isimdi. Kongre sonucunda partinin yönetimine bir Merkez Yürütme Komitesi’nin getirilmesine karar verildi. Üstelik başka bir partiye üye olanların kongreye katılamayacağı son dakikada açıklanınca bir grup Sosyalist İşçi Partisi üyesi içeri alınmamış, Zarah Sultana bunun üzerine kongrenin ilk gününü boykot etmişti.[ix]

Bu gelişmeyi Corbyn kanadına dönük açık (örneğin içerideki tartışmaların ilk ayyuka çıktığı dönemde Sultana, “cinsiyetçi erkekler kulübü” tarafından dışlandığını[x] söylemişti) veya örtülü eleştirilerin tabanda karşılık bulması olarak okuyabiliriz. Dünya sol tarihinde hak ederek geldiği konuma[xi] zeval getirmez, ancak Jeremy Corbyn’in hızlı karar vermek, hareket almak konusunda pek de güçlü bir isim olmadığı aşikâr. Hatırlarsak, İşçi Partisi’nin başındayken Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılması konusunda –olumlu ya da olumsuz– net ve tutarlı bir mesaj veremeden seçimlere gitmek zorunda kalmıştı.[xii] Ayrıca Corbyn’in yaşı 2029 seçimlerine girerken 80, bir sonraki görev süresi biterken de 85’e dayanacak. Buna karşılık henüz 32 yaşındaki Sultana’nın varlığının, partinin genç kanadı için geleceğe dönük bir hamle gibi görülmüş olması da muhtemel.

Your Party bu engebeli, inişli çıkışlı sürecin ardından yola resmen çıktı, ilk sınavını da gelecek yıl Mayıs’ta gerçekleşecek yerel seçimlerde verecek. Şu an 50.000’den fazla üyesi olsa[xiii] da insanların Sultana’nın ilk açıklamasındaki heyecanı taşımadığı ortada. Yeşiller Partisi’nin de ciddi bir sol alternatif olarak yükseldiği bir dönemde Your Party’nin akıbeti, soru işaretleriyle birlikte geliyor.

Şimdi ne olacak? İhtimaller, engeller

Your Party’nin yol haritasını değerlendirmeden önce, kurucularının bireysel olarak temsil ettikleri siyasi çizgilere bakmak isabetli olur. Böylelikle Corbyn gibi Britanya siyasetinde yer etmiş özgün bir figür ile İşçi Partisi’nden ayrılarak yeni sol arayışların merkezi bir ismi olan Sultana’nın yaratabileceği sinerji daha net biçimde açığa çıkar. Corbyn, İşçi Partisi’nden parlamentoya ilk seçildiği 1983’ten bu yana, örneğin Şili’de Pinochet diktatörlüğüne ve Güney Afrika’nın beyaz üstünlükçü apartheid rejimine karşı eylemleriyle sivrilen bir siyasetçi oldu ve bu tutumunu Irak işgaline karşı çıkan harekete öncülük yaparak perçinledi. İşçi Partisi’nin sosyal demokrat çizgisini daha çok ekonomik argümanlarla savunan Tony Benn ve John McDonnell’dan farklı olarak Corbyn, siyasal serüveni boyunca hem yerel siyasette bölgesindeki azınlık grupları ile doğrudan sıcak ilişkiler kurdu hem de Birleşik Krallık’ın NATO üzerinden süregelen emperyalist müdahalelerine şiddetle karşı çıktı. Corbyn böylelikle kendi partisinde marjinal bir konuma mahkûm olsa da on yıllarca sürdürdüğü tutarlı çizgisiyle halk içinde beğeni topladı. 2015’te üye oylamasıyla beklenmedik bir şekilde parti liderliğine seçilmesi de bu birikimin bir yansıması olarak yorumlanabilir. Corbyn’in İşçi Partisi’ne lider olması, Britanya “müesses nizamı”nda şok etkisi yaratmıştı. Bu nizamın İşçi Partisi’nin sağ kanadını kapsaması da Corbyn’in kendi partisi üzerindeki sevk ve idare becerisini kısıtlayan bir etken oldu. Fakat bu süre içinde parti yüz binlerce genç üye kazanarak Avrupa’nın en büyük partisi hâline geldi.

2019 genel seçimlerinde Coventry South bölgesinden ilk kez 26 yaşındayken seçilen Zarah Sultana da İşçi Partisi’ndeki dönüşüme sıcak bakanlar arasındaydı. Sultana, 2024 genel seçimlerinde de bölgesinden yeniden seçilerek rüştünü ispatladı. Fakat bu sefer Starmer önderliğindeki partisiyle temel konularda ters düştüğü kısa sürede belli olarak üyeliği askıya alındı. Böylelikle İşçi Partisi, Sultana şahsında sembolleşen, Filistin halkıyla dayanışmaya önem veren, aşağıdan yukarı servet transferine karşı öfkeli olan genç kesimi gözden çıkarmış oldu ve yeni sol arayışların önü açıldı. Bu anlamda Birleşik Krallık’ta solun önünden İşçi Partisi’nde tecessüm etmiş bir takozun kalktığını söylersek pek de yanılmış olmayız.

İki lider arasındaki en önemli farkın, önceliklendirdikleri konulara da ışık tutan bir nesil farkı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Corbyn, halen İşçi Partisi’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası refah devleti kurma ve artan oranda vergilendirme gibi ilkelerden oluşan sosyal demokratik konsensüsün başat aktörü olduğu dönemi asıl kendisinin sahiplendiğini öne sürüyor. Sultana ise bu partinin içinde çok daha kısa süre aktif siyaset yapıp, son yıllarda onun dizginlerinden boşanmış şekilde dört nala sağa gidişini gördüğünde partiden uzaklaşarak tereddütsüzce yeni parti kurma fikrini benimsedi, ulusal siyasete yön verme çabasında esnek ve dinamik bir yetkinlik gösterdi. Lakin görüldüğü gibi bu farklılıklar Your Party için bir avantaj olabilecekken bunun tam tersi yaşanıyor. Kamuya yansıyan iç çatışmalarla kaybedilen güven ve kongrenin nispeten kısa bir süre önce duyurulmuş olması gibi aksaklıklara rağmen binlerce üyenin kongreye katılarak tüzüğüne damga vurması, bu ikili için sert bir uyarı ve önemli bir itici güç olarak değerlendirilmeli.

Belirttiğimiz gibi Sultana tarafı, kolektif liderliğin karara bağlanmasıyla şimdilik önde gözüküyor. Yine de partinin karar alma süreçlerinde benzeri az görülen bir açıklığı benimsemesi de ileride birtakım sorunlara gebe. Şöyle ki, kongreye alınmayan üyelerin de büyük kısmını oluşturan irili ufaklı grupların burada aynı şekilde örgütlenmeleri ve birbirleriyle zararlı bir rekabete girişmeleri, zamanla Reform Partisi’nin nüfuz ettiği bölgelere ulaşmak için gereken çabayı yavaşlatabilir. Daha da önemlisi, partinin kuruluşunun duyurulmasıyla açığa çıkan büyük coşkunun gösterdiği gibi sol arayışların kitleselleşerek büyümesi için gerekli olan dışa dönük eylem ve söylem birliğinin sağlanabileceğine dair net bir belirti yok. İyimser taraftan bakarsak, halen bir sonraki seçime dört yıl olması, Birleşik Krallık’ın yürütmeyi güçlü kılan siyasal sisteminden dolayı erken seçim ihtimalinin olmaması ve buna rağmen yaklaşık yüz yıldır siyasal sistemi tekeline alan iki partinin ciddi ölçüde itibar kaybetmesi gibi nesnel etkenler, Your Party için yaşamsal bir manevra ve yapılanma alanı sağlıyor.

Siyaset boşluk kabul etmez. Hatta siyasetin bu boşlukları görme ve onlardan yararlanarak iktidara yürüme sanatı olduğu bittabi söylenebilir. Seçim zaferini müteakiben İşçi Partisi, kendi soluna kapıyı sıkıca kapattı ve kendisini anketlerde önde giden aşırı sağ Reform Partisi’yle onun minderinde güreşirken buldu. Geçtiğimiz aylarda Starmer hükümeti, Reform Partisi’nin yükselişiyle paniğe kapılarak onların politikalarını tekrarlamanın ötesine geçti, sığınmacıların işlem masraflarını karşılamak için değerli eşyalarına el konulması gibi tüyler ürpertici çağrışımları olan politikalar önermeye başladı.[xiv] Yeşiller’de liderliği kazanan Zack Polanski, partisinin geleneksel ekolojik meselelerle ilgilenen programına kamusal hizmetleri güçlendirme ve emek yerine serveti vergilendirmeyi ekleyerek öne çıktı. Böylece İşçi Partisi’nin solunda bıraktığı boşluğu doldurmaya talip oldu. Bu atılım anketlerden görülebileceği gibi önemli derecede başarı elde ediyor.

Durum böyleyken, Yeşiller’in sol kulvarda yol alıyor olması ve karizmatik lider Zack Polanski’nin ulusal medyadaki tavizsiz performansıyla ilkeleri terk etmeden de seçim başarısı yakalanabileceğini göstermesi elbette mutluluk verici. Fakat Yeşiller’in sınıfsal gövdesi kısmen işçileşmiş genç beyaz yakalı profesyonellerden oluşsa da genel olarak kentli orta sınıftan oluşuyor. Bu nedenle Reform Partisi’nin hücum ettiği, sanayisizleşmiş Kuzey İngiltere ve kırsal kesimler gibi bölgelerde adıyla sanıyla bir işçi sınıfı partisinin sağlayabileceği etkili karşı koyuşu gerçekleştirebileceği konusunda soru işaretleri var. Aynı zamanda Yeşiller, Avrupa Birliği konusunda kendileri için AB’den çıkışı destekleyen kesimler arasında ayak bağı olabilecek olumlu bir görüşe, NATO’ya da sadık kalan bir programa sahip. Bu özellikler Yeşiller ve bu konularda daha sola meyleden Your Party arasında önemli bir fark. Üstüne üstlük Almanya’da geçen dönem iktidar ortağı olan Yeşiller’in ne kadar hızlı bir şekilde kendi özlerine ihanet ederek silahlanma hamlelerine coşkuyla destek verdiğinin de altını çizelim. Polanski liderliğindeki Birleşik Krallık muadilleri için böylesine keskin bir niyet okuması yapmak yanlış olmakla beraber, iktidar olasılığıyla sınanmamanın onların “temiz” kalmalarına olanak sağladığını belirtelim.

Toparlarken, Yeşiller ve Your Party’nin tarif ettiği programlar ve reformların karşılıklı bir muhasebesini yapmak yerine, bu reformların hangi yönde düzene eklemlendiğini sorabiliriz. Bu tabirden kastımız, kimi reformların nihayetinde statükoyu korumak amacıyla ve zaman zaman radikalleşmenin önünü almayı, kimilerinin ise devrimci bir müdahaleyle düzenin gözüne kıymık batırma, sömürü mekanizmalarını sürdürmesine ket vurmayı amaçladığıdır. Kendisi de ömrünün son bölümünde ekolojik siyasete ilgi duyan filozof André Gorz, bu ikinci tür reformları “reformist olmayan reformlar” olarak tanımlamış, toplumsal ve siyasal bağlamın reformun içeriğinde belirleyici olduğunu ifade etmiştir. Gorz’a göre bu reformlar, “mevcut sistem ve idari yapı içinde nelerin mümkün olduğuyla değil, insani ihtiyaç ve talepler temelinde nelerin mümkün hale getirilmesi gerektiği bakış açısıyla ele alınır” ve böylelikle meşruiyetlerini, neyin olabileceğinden değil, neyin olması gerektiğinden yola çıkarak belirler.[xv] Bu açıdan bakıldığında Your Party, devrimci bir ufka sahip olmakla birlikte kendi örgütsel yapısını henüz kuramayan fakat umut vaat eden bir parti iken, Yeşiller ise mevcut düzenin sınırları içinde kısa vadede somut kazanımlar elde etme potansiyeli taşımakla beraber onun çerçevesini en iyi ihtimalle zorlayacak bir partidir. Önümüzdeki yıllar ne gösterirse göstersin, değişim ihtirası her zamankinden daha güçlü, tüm deneysel adımları ile sol arayış daimdir.

[i] https://x.com/zarahsultana/status/1940850950681554996

[ii] https://www.ayrim.org/dunya/isci-partisinin-ahvali-ve-corbyn-nedir-su-bedenlesmis-bilgi/

[iii] https://www.independent.co.uk/news/uk/politics/zarah-sultana-labour-corbyn-party-b2782287.html

[iv] Örneğin The Guardian’ın haberine göre parti 13.000 poundluk bir yazılım sistemine yatırım yapmış, Sultana bu sistemi üyelik kampanyası için kullanmayı planlamış, ancak planı öğrenen Corbyn’in müttefikleri gece 3’te Sultana’nın ofisine birilerini göndererek şifreleri değiştirmişti: https://www.theguardian.com/politics/2025/nov/28/your-party-rifts-power-struggles-jeremy-corbyn-zarah-sultana.

[v] https://www.theatlantic.com/ideas/archive/2025/09/uk-your-party-corbyn-sultana/684343/

[vi] Birkaç ay önce benzer bir tartışmanın Sumud Filosu Yönetim Kurulu’nda da yaşandığı belirtilmişti: https://brusselssignal.eu/2025/09/not-all-in-the-same-boat-gaza-flotilla-leadership-turns-on-itself-over-woke-agenda/.

[vii] https://www.thenational.scot/news/25431750.party-faces-first-policy-rift-adnan-hussains-trans-comment/

[viii] Burada reform sözcüğünün sol siyasetteki bağlamıyla değil, “göç yasasında reform” anlamında kullanıldığını vurgulamak önemli.

[ix] https://www.newstatesman.com/politics/uk-politics/2025/11/your-party-votes-for-collective-leadership

[x] https://www.bbc.co.uk/news/articles/cnvejvy3mj8o

[xi] https://www.ayrim.org/guncel/birlesik-krallik-secimleri-ve-bir-fotografin-anatomisi-2024/

[xii] https://theconversation.com/labours-brexit-policy-explained-127380

[xiii] https://news.sky.com/story/jeremy-corbyn-reveals-the-number-of-people-who-have-joined-your-party-13463413

[xiv] https://www.theguardian.com/uk-news/2025/nov/17/refugees-jewellery-asylum-home-office

[xv] https://jacobin.com/2021/07/andre-gorz-non-reformist-reforms-revolution-political-theory